Sevgili meslektaşlarımız,
17 Haziran 2025 tarihinde “Sorumluluk Çağrısı” başlığıyla e-postalarımıza düşen Başkanlar Bildirisi’ni dikkatle okuduk. Bildiri, ülkedeki ekonomik krizden, halk iradesini gasp eden antidemokratik iktidar uygulamalarından söz ederek başlıyor. Doğru tespitler içeriyor; ancak çözümleri yanlış.
Çünkü biz emekten ve halktan yana mühendisler olarak iyi biliriz: Demokrasi yalnızca iktidara karşı söz söylemekle değil; kendi örgütümüzde de demokratik kuralları yaşamsal bir ilke olarak uygulanmakla mümkündür.
Eski Başkanların Tespitleri Doğru Çözümleri Yanlış
Halk iradesinin gaspına işaret eden eski Başkanlar, ne yazık ki Ana Yönetmelik’i hiçe sayarak EMO İstanbul Şubesi’nin Olağanüstü Genel Kurul’a götürmeyen EMO Merkez Yönetimi’ne tek bir eleştiri yöneltmemektedir.
Antidemokratik uygulamalardan yakınanlar, Ankara’da bir mühendis arkadaşımızın gerekçesiz ve keyfi biçimde işten çıkarılması hukuksuzluğunu savunur hale gelmiştir.
İktidarın hukuksuzluğu yanlış, Oda’daki etkin yönetimin hukuksuzluğu “takdir hakkı” mıdır?
Bu, iktidarın yönetim tarzını içeride taklit etmek değil de nedir?
Bu Haliyle Ortak Yürüyüş Mümkün müdür?
Aramızda bu antidemokratik pratikleri dayatan anlayışlarla nasıl ortak mücadele verilir?
Çünkü biz biliyoruz: Demokratlar arasında “yoldan sapan” veya “yolda yalpalayan” kişi veya gruplara karşı eleştiri yapmak EMO’ya zarar vermez. Asıl zararı, bu antidemokratik tavırları meşru gören, sessiz kalan, “birlik” diyerek biat talep edenler verir. Bu, demokrasinin köküne kibrit suyu dökmektir.
Yönetime karşı her eleştiriyi birliği bozmaya dönük tavır olarak gören anlayış, demokrasi anlayışının sığlığını göstermektedir. Oysa emek ve demokrasi mücadelesi, bu eleştiriyi yükseltmeyi görev sayar.
Oda yönetimi, gerekçesiz ve keyfi şekilde bir mühendis meslektaşımızın iş akdini sonlandırmış; bu durum Başkanlar Bildirisi’nde normalleştirilmiş ve savunulmuştur. Emek mücadelesi ile uzaktan yakından ilgisi olmayan, hatta karşısında olan bu tutum, demokratlıkla bağdaşmaz.
Yasal hakların ödenmesi, işten çıkarmayı meşrulaştırmaz. İş güvencesi ve sendikal haklar, burjuva hukukunun ötesinde sınıfsal haklardır.
Ayrıca konunun yalnızca personel çıkarmaya indirgenmesi, bilinçli bir çarpıtmadır. Konu sadece işten çıkarılan personel değildir. Asıl gündem, İstanbul Şube yönetimine ve İstanbul’daki gruplara demokratlar arası hukuku hiçe sayarak müdahale edilmesidir. Asıl gündem odadaki sağcılaşmadır, sağcıların örgütlenmesinin önünün açılmasıdır. İşte bu nedenle, yürütülen mücadele kişisel değil, örgütsel-demokratik bir mücadeledir. Tüm bunlardan haberdar olan eski başkanlar, bu konular hakkında “görmedim, duymadım, bilmiyorum” diyor ancak konu taraf olmak olunca iftira kampanyasının yanında yer alıyorlar.
Oda üyelerinin ve kamuoyunun bu hukuksuzlukları bilmesi bir haktır. Gerçeklerin açıklanması “Odaya zarar verir”, “birlik bozulur”, “üyelerle ilişkilere zarar verir” diyerek gerçeklerin açıklanmayıp saklanması esasen demokrasiden ne kadar nasip alındığını göstermektedir. Bu, suçluluk psikolojisidir.
Biz, bu gerçekleri açığa çıkarmayı demokratik görev biliriz. EMO’nun tarihsel demokrat geleneğini, tam da bu tavırla savunuruz.
Neden EMO Eski Başkanlarının Bazıları Etkin Yönetim Anlayışına Sürekli Destek Veriyor?
Bugün EMO’da “Başkanlar Bildirisi”ne imza atanların önemli kısmı, geçmişte DDM ekibinin etkin yönetim anlayışı içerisinde yer almış isimlerdir. Çünkü:
- DDM ekibi EMO Genel Merkezi’nde uzun bir süre hegemonya kurmuş ancak son dönemde hegemonyasını kaybetmiş olan bir gruptur.
- Bu anlayışı; yeni mezun mühendisleri ucuz iş gücüne dönüştüren “Yetkin Mühendislik” savunularından,
- Odayı üyesiyle rekabete sokan ticarileştirme uygulamalarından,
- AB uyum süreci adı altında meslek haklarını tekellerin sömürüsüne açan politikalardan,
- İktisadi işletme ve muayene kuruluşu gibi girişimlerle oda gelirlerini artırmayı, mühendis haklarının önüne koymasından,
- Buna karşı çıkan demokrat şubelere baskı uygulamasından,
- EMO-Genç örgütlülüklerini kapatmasından tanıyoruz.
Yıllarca EMO’da muhtelif metotlarla hegemonya kuran, şu anda da kaybettiği hegemonyasını tekrar tahsis etmeye çalışan bu anlayışın,“kendi eski başkanlarını” devreye sokması şaşırtıcı değildir. Etkin yönetim anlayışı her başı sıkıştığında onları göreve çağırmaktadır.
Başkanlar Bildirisi de bunun örneğidir. Bildiri aynı zamanda, DDM’nin başını çektiği etkin yönetim anlayışının başının ne kadar sıkıştığını da göstermektedir.
Etkin yönetimin eski başkanları, “görevlerini ifa ederken”, bu anlayışın standart cümlelerini tekrar tekrar sıralamaktadır. Mühendis Meclisi olarak her metnimizin başında; yazılanların siyasi eleştiri olduğu belirtilir, maddi gerçekler tek tek argümanlarıyla verilir ve bunlara somut yanıtlar beklenir. Ancak Başkanlar Bildirisi, bu talepleri yok saymakta ve ezberlediği“iftira, yıkıcı, çirkin” ifadelerini tekrarlamaktadır.
Daha önce defalarca ifade etmemize rağmen bu anlayış, açıklamalarımızdaki tek bir hakaret veya çirkin ifadeyi somutlayamamıştır. Hala aynı sözlerin tekrar edilmesi,“Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanırlar.” propagandasını akla getirmektedir.
- Örtbas edilmeye çalışılan; İstanbul Şube’ye EMO Genel Merkez’in yaptığı antidemokratik müdahalelerdir.
- Örtbas edilmeye çalışılan; köy derneklerinde bile olmayacak bir şeyi yapıp, İstanbul Şube’yi yetkisiz olarak 6 kişilik sözde bir yönetimle yönetmeye çalışmaktır.
- Örtbas edilmeye çalışılan; kendi Ana Yönetmeliği’ne bile uymayıp yasal zorunluluğu olmasına rağmen İstanbul Şube’yi olağanüstü Genel Kurul’a götürmeyen bir Merkez yönetiminin varlığıdır.
- Örtbas edilmeye çalışılan; EMO Merkez yönetiminin İstanbul'daki ve Ankara'daki demokratların bölünmesinde baş aktör olmasıdır.
- Örtbas edilmeye çalışılan; Ankara’da Demokrat Mühendisler’in örgütlenme çalışmasını yapan personel arkadaşımızın hukuksuz bir şekilde işten çıkarılmasıdır.
- Örtbas edilmeye çalışılan; iktidar yanlısı Frekans ekibi ile bir senden bir benden pazarlığı yapılıp anlaşılarak, Frekans delegesinin Ankara Şube’ye personel olarak alınmasıdır.
- Örtbas edilmeye çalışılan; Konya’nın Şube yapılarak Oda’da yeni bir iktidar yanlısı şube yaratma çabasıdır.
- Örtbas etmeye çalışılan; kendi siyasi ikbali için Oda’da gericilerin önünü açan politikalar uygulanmasıdır.
EMO Eski Başkanlar Bildirisi Taraflıdır!
Bildiri taraflıdır çünkü; bu eski başkanlar İstanbul ve Ankara’da demokratların büyük çoğunluğunu kapsayan demokrat grupların konuyla ilgili görüşlerini alma, fikirlerini etik olarak bile olsa dinleme zahmetinde bulunmadan taraflı bir metne partizanca imza atmışlardır. (İstanbul ve Ankara’daki demokrat grupların konuyla ilgili görüşlerini içeren açıklamaya buradan erişebilirsiniz: EMO'da Demokrat Gruplardan Ortak Açıklama)
Bildiri taraflıdır çünkü; İstanbul Şube’ye müdahale eden etkin yönetimin mevcut başkanının metinde imzası vardır.
Bildiri taraflıdır çünkü; İstanbul Şube’ye yapılan merkez müdahalesi sonrasında Şube Yönetim Kurulu’ndan 3 kişinin istifası, 5 Yedek Yönetim Kurulu üyesinin de görevi reddinin ardından yapılan İstanbul Şube Demokrat Danışma Kurulu’nda“6 kişi değil 4 kişi de kalsa Şube’yi Olağanüstü Genel Kurul’a götürmeyeceğiz” diyen Hüseyin Yeşil’in metinde imzası vardır.
Bu eski başkanların etkin yönetim anlayışı taraftarlığı yeni de değildir. Eski başkanlar 2018 yılında EMO ve TMMOB hukukunun hiçe sayıldığı süreçte yine benzer şekilde taraf olmuştur. 46. Dönem EMO Genel Başkanı Gazi İpek’in 25 Haziran 2025 tarihinde Başkanlar metnine cevaben yazdığı yazıdaki konuyla ilgili ifadeler ibretliktir ve fazla yorum gerektirmemektedir.
Gazi İpek şöyle diyor:
“2018 yılında başta İstanbul Şube olmak üzere birçok şubemizde, EMO’nun “A Tipi Muayene Kuruluşu yapılması ve PBK’nın uygulanmasına” karşı olan üyelerimiz Oda’nın Olağanüstü Genel Kurul’a götürülmesi talebiyle imza toplamıştı. Yeterli imza sayısına ulaşılmış ancak bu talep Oda Yönetim Kurulu ve TMMOB’da yürütülen süreçler sonucunda maalesef kabul edilmeyerek yönetmeliklere aykırı işlemler gerçekleştirilmişti. İmza toplayanlar tarafından hukuki süreç başlatılmış, İdari Mahkemeler lehte karar vermiş ancak yaşatılan gecikme sonucu olağan seçim dönemi geldiği için uygulanabilirliğini yitirmişti.
O dönemde de bir Eski Başkanlar Bildirisi yayınlanmış, hak arayanların birliği bozduğu iddia edilmiş; yönetmelikleri uygulamayanlar meşru görülmüştü.”
3 Başkana Özel Değerlendirme
Teoman Alptürk
Teoman Alptürk’ü burada imzası olan etkin yönetim anlayışının eski başkanlarının dışında değerlendiriyoruz. EMO ve TMMOB’de uzun dönem YK başkanlığı yapmış olan Teoman Alptürk, EMO’nun ortak değeridir. Ancak Alptürk burada çok ciddi bir hata yapmış ve Oda içindeki böylesine önemli bir konuda taraf olmuştur. Konu yalnızca Mühendis Meclisi ile ilgili değildir. İstanbul ve Ankara’da DDM ve DDP ekibi dışındaki hemen her grup, bu süreçte etkin yönetim anlayışının karşısında, odanın demokratik teamüllerini savunan bir pozisyon almıştır. Buna rağmen Alptürk, bu bileşenlerle herhangi bir görüşme yapmadan, karşıt görüşü dinlemeden, konuyu objektif değerlendirmeden etkin yönetim anlayışının yönlendirmeleri doğrultusunda pozisyon almış ve taraf olmuştur. Kendisine bu tavrı yakıştıramadığımızı özellikle belirtmek isteriz.
Bülent Pala
Bülent Pala EMO’nun 47. Dönem Yönetim Kurulu Başkanıdır. Pala sürecin bir personelin işten çıkarılması konusunun çok ötesinde bir konu olduğunu gayet iyi bilmekte, İstanbul Şube’ye müdahaleyi doğru bulmadığını farklı ortamlarda ifade etmekte ama buna rağmen burada taraf olmayı seçmektedir. Herkes istediği görüşü tutarlı olsun veya olmasın savunmakta özgürdür ancak burada Pala’ya özel olarak yer ayırmamızın sebebi, kendisinin hali hazırda EMO Denizli Şube’nin YK başkanı olmasıdır. Aktif bir şube başkanının – başka bir deyişle şubede temsiliyet yetkisi olan birisinin – Oda içinde böyle netameli bir konuda açık taraf olması, şubesini de zora sokmaktadır. Eski Oda başkanımıza herkes tarafından bilinen Oda’nın bu idari ve demokratik teamülünü üzülerek hatırlatmak istiyoruz.
Mahir Ulutaş
Mahir Ulutaş, EMO’nun şu anki YK başkanıdır. EMO Ana Yönetmeliği’nin 85. Maddesi’ni hiçe sayarak, EMO İstanbul Şubesi’nin 6 kişi ile hukuksuz şekilde sürdürülmesinin baş mimarıdır. Kendi imzaladığı Toplu İş Sözleşmesi’ne bile uymayan bir başkandır. TİS’te, sendikalı personelin ekonomik gerekçelerle işten çıkarılamayacağı yazarken, bile isteye sendikalı personeli ekonomik gerekçelerle işten çıkarmıştır. Ankara’nın iktidar yanlısı Frekans ekibinden geri alınması iddialarıyla yönetime gelirken, Frekans ekibinin delegesini işe alan ve Ankara için örgütlenme çalışması yapan personeli işten çıkaran bizzat kendisidir. “Mahir başkan”, kendi yaptığı işlere, kendisi destek açıklaması yapacak kadar da asgari demokratik teamüllerden uzaktır. İstanbul ve Ankara’daki demokratların bölünmesinin baş aktörü olan Mahir Ulutaş’ın yapması gereken en ivedi şey, Oda’ya daha fazla zarar vermeden istifa etmektir.
Sonuç Yerine
Mühendislerin birliği, demokrasiden; demokrasimiz, emekten; emeğimiz, örgütlü mücadelemizden güç alır. Oda içerisinde verdiğimiz bu demokrasi mücadelemiz; fabrikada, şantiyede, üniversite koridorlarında verdiğimiz ekmek, adalet, hak ve özgürlük mücadelemizden bağımsız değildir.
Saraylara, saltanatlara, krallara padişahlara karşı çıkan bizler elbette demokratların bir mevzisi olan EMO’da da krallık, saltanat ve hegemonya girişimlerine mahal vermeyeceğiz.
Bugün demokratik geleneklerimizi ön plana çıkarmak, eski başkanların değil ücretli ve işsiz mühendislerden oluşan tabanın görüşlerini Odamızın hakim görüşü yapmak hepimizin boynunun borcudur. Tüm demokrat arkadaşlarımızı bu ortak mücadeleyi omuz omuza birlikte örmeye çağırıyoruz.
Sevgiyle, dostluk ve dayanışmayla…
Mühendis Meclisi
----------------------------
Mühendis Meclisi'nin bu yazısına konu olan iki metne şu bağlantıdan erişebilirsiniz:
EMO Eski Başkanlar Bildirisi ve Gazi İpek'in Yanıtı